Felsefe Oyunu Limbo

İnsanlar olarak his dediğimiz şeyleri hepimiz biliriz. Günlük hayatımızda mutlu hissederiz,endişeli hissederiz,yorgun hissederiz.Kısacası hissetmek hayatımızın bir parçası. Limbo “Bu parçayı neden bir oyuna taşımayalım ?” düşüncesinden yola çıkarak hazırlanmış gibi bir oyun. Peki hangi hisleri bize yaşatıyor ? Başlarda korku,ortalara doğru gerilim, tam ortada endişe,sonlara doğru çaresizlik ve en sonunda mutluluk.”Mutlu son masallara özgü değildir…” diye de bir mesaj veriyor bize Limbo.

Oyun adından da anlayacağınız gibi Limbo adında bir diyarda geçiyor. Tek amacımız kız kardeşimizi kurtarmak. Limbo duvarlarla özgürlüğümüzü elimizden alan bir yer değil de,doğasıyla örgürlüğümüzü elimize veren bir yer. Halkı insan gibi görünen ama ne olduğunu bilmediğimiz şeylerle,dev örümceklerle ve daha nice yaratıkla dolu. Çoğu aç karnını doyurmak için bizi öldürmek istiyor. Yani kız kardeşimizi kurtarmak olan amacımız güncelleniyor ve amacımıza hayatta kalmak da ekleniyor.

Peki nerede oyunun felsefi düşünceleri. İşte orada! Orada duruyor. Oyunda bir amaca bağlanıp onun peşinden koşmak ve sonucunda başarılı olunca elde edeceğiniz paha biçilmez mutluluk işlenmiş. Felsefede sabretmek tıpkı 3 büyük dinde olduğu gibi bir erdemdir ve ödülle sonuçlanır. Aynı zamanda yaşamanın ilkçağda olduğu gibi bir içgüdü olmaktan çok bir ihtiyaç olduğu da oyunda iğne iplik işler gibi işlenmiş.