Robot Geliştiricileri Doğayı Nasıl Taklit Ediyor?

Günlük hayatta karşınıza çıkan teknolojik ürünler sizi şaşırtıyor mu? Eğer çocukluğunuz teknoloji çağına denk geldiyse bu soruya cevabınız muhtemelen hayır olacaktır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, hayatımıza birçok yeni şey girdi. Sağlık, iş hayatı, eğlence gibi birçok alanda bu teknolojik ürünleri kullanıyoruz. Bu ürünler genellikle basit birkaç görevi yerine getiren elektronik ürünler olabildiği gibi bazen de birçok görevi birden yapabilen robotlar olabiliyor. Henüz robot çağının emekleme dönemlerinde olsak da bu kompleks makineler; yetenekleriyle daha şimdiden bizi büyülemeyi başarıyor. Bu büyünün arkasında ise robot geliştiricileri yer alıyor. Mimarlar nasıl bir binayı tasarlayıp gerçeğe dönüştürüyorlarsa, robot geliştiricileri de robotları tasarlayıp; üretimini sağlıyorlar.

İnsanoğlu kâinatın başından beri doğayı taklit ederek bir şeyler başarmaya çalışmıştır. Bu taklit genellikle yeni kazanımlar sağlamış ve işlerimizi kolaylaştırmıştır. Örneğin Hezarfen Ahmet Çelebi; uçma arzusunu yerine getirmek için kuş misali kanatlar tasarlamıştır. Robot geliştiricileri de doğayı çeşitli şekillerde inceleyerek birtakım çıkarımlar yapmaktadırlar. Günümüzde üretilen robotların temelinde doğadan ve canlılardan yapılan çıkarımlar vardır.

Doğayı Taklit Ederken Nasıl Bir Yol İzleniyor?

Robot geliştiricilerinin doğayı taklit etmesinin temelinde sorunlar ve bu sorunlara aranan çözümler yatmaktadır. Örneğin bir robot geliştiricisi düz duvara tırmanabilen robot geliştirdiği taktirde; insanlığa büyük bir hizmet sunmuş olacaktır. Doğal afetlerde, kaza ve yangın durumlarında böyle bir robot; insan yaşamını kurtarmaya büyük katkı sağlayacaktır. Böyle bir robot geliştirmek isteyen robot geliştiricilerinin ilk bakacağı yer doğadır. İhtiyacımız olan düz duvara tırmanabilme yeteneğine sahip canlılar incelenmeye başlanır.

Robot geliştiricilerinin incelediği canlılar fiziksel yapıları, hangi özellikleri sayesinde bu yeteneğe sahip oldukları ve bu yetenekleri nasıl robotik yapılara entegre edebileceklerini düşünmeye başlarlar. Verdiğimiz örnek üzerinde çalışan bilim adamları Geko kertenkelesinin aradıkları tüm özelliklere sahip olduğunu görmüşlerdir. Tutunma ve tutunduğu yüzeyde yapışarak kalabilme yeteneğine sahip bu kertenkele üzerinde inceleme yapılmıştır. Daha sonra bu yeteneği sağlayan bacaklarla aynı fonksiyona sahip yapıların sentetik olarak üretimine çalışılmıştır. Bunun sebebi; bu fonksiyonda bir yapının üretildiği taktirde, istenilen herhangi bir araca entegre edilerek kullanılabilmesidir. Uzun uğraşlar sonucunda çalışmalarının meyvelerini alan robot geliştiricileri, bu yetenekleri robotik yapılara aktarabilmiş ve hatta Stickybot III isminde bir robot tasarlamışlardır.

Başardıkları ile sık sık karşımıza çıkan Boston Dynamics şirketi de robot tasarlarken yukarıda bahsettiğimiz adımları izlemektedir. Eğimli arazide hareket edebilen, zıplayabilen hatta düştükten sonra tekrar ayağa kalkabilen robotlar üreten şirket; tabii ki doğadaki omurgalı canlıları taklit etmektedir. Fakat bu taklit doğadaki bu canlıları her ayrıntısına kadar kopyalamaya çalışmak demek değildir. Doğada hayatta kalmak için birçok farklı özelliğe sahip bir yılanı, tüm kas ve doku yapısıyla taklit etmeye çalışmak zor ve boşuna bir uğraş olacaktır. Bunun yerine; bu özelliklerden ilham alarak matematik ve fiziği kullanmak; işe yarar birçok çözümü insanlıkla buluşturacaktır. Umalım ki bu çalışmalar ivme kazansın ve insanlık yararına birçok şey üretilsin.